9 Şubat 2015 Pazartesi

CAMİ MİMARİSİNDE DEVRİM

CAMİ MİMARSİSNDE DEVRİM
EMRE AROLAT SANCAKLAR CAMİ İNCELEMESİ
                  
          İlk bakışta herkesi hayrete düşüren bu caminin bir küçük incelemesini yapmaya çalışacağım. Öncelikle ibadethane insanları bir araya getiren onları sosyalleştiren kimi zaman onları korumak ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmış mekanlardır. Zamanla gelişen mimari akımlar ibadethanelerin formlarına, taşıyıcılığına, özüne ve felsefik boyutuna yön verdi. Bizden örnek verecek olursam; Selçuklularla başlayan cami formları Osmanlı ile devam etti Mimar Sinan döneminde zirve yaptı. Günümüzde ise maalesef  hala Sinan’ı taklit etmekteyiz altını çiziyorum tekrar değil taklit ediyoruz. Hem de daha kötü malzemelerle… Günümüz çağının modern mimari yönelimlerine cevap verecek bir cami yapılması, özellikle bizim gibi tutucu bir millette var olması çok zor görünse de bu zihniyete kafa tutan bir eser var; Dünya Mimarlık Festivali ödüllü Sancaklar Cami.


          Kısaca cami hakkında bilgi; Cami Büyükçekmece de Toskana vadisinde yerin 6 metre aşağısında bulunmaktadır. Mimarı dünyaca ünlü Emre Arolat ve yaptıran ise Hedef Holding Yönetim Başkanı Ethem Sancak. Klasik camilerin aksine bir kubbesi yok. Ve yapı çoğunlukla yerin altında olduğu için camiyi belli eden tek şey minaresi. İnsanlar ancak yapının yanına gittiğinde orasının bir camii olduğunu fark edebiliyorlar. Böyle olması bazı kesimler tarafından ağır eleştirilse de mimarının böyle bir tasarım düşüncesine bürünmesi Hira Mağarası’nın etkisi ya da sığınılacak bir yer olarak görülmesi de denilebilir. Betonlaşan ve gökyüzünü kapatan yapıların  sıklaştığı bu dönemde sadeliği ile adeta günümüze meydan okumakta Sancaklar Camii. Arolat’ın da İfadesiyle ‘Görülmemek üzere değil de bağırmamak üzere bas bas bağırmayan camii.’


        Camii, dış cephede kullanılan malzemelerin sadeliği, tevazuyu ve bulunduğu arazi ile sizleri yoğun, sıkışmış olan bu karmaşık dünyadan koparıp, yaradana daha da yaklaşmak ibadetin özüne inmek anlamında sizleri kendi içine buyur ediyor. E biz de davete icabet edip caminin içine doğru yol alıyoruz. Loş bir ortam, doğal ışıkları kullanılarak oluşturulmuş bir iç mekan, insanların huşu içinde ibadetlerini yapmak için adeta ecdat yapılarıyla yarışa giriyor. Dış mekandaki tevazu sanki içeride yansımış gibi… Girişte hemen karşımızda bizi bir ‘vav’ harfi karşılıyor ve oda sanki caminin kendisi gibi sadeliği ve bu zamanda böyle bir yapının meydan okumasını içeriden haykırıyor ‘duyabilene’.


         Bu zamana kadar birçok başarıya imza atan EAA’yı(Emre Arolat Architects)  ben bir kez daha tebrik etmek istiyorum. Çünkü böyle gelenekçi bir toplumda böyle farklı formda bir camii projesini hayata geçirmek oldukça cesurca bir iş. Sancaklar Cami eleştirile dursun, o yalnız duruşu ve haykırışı belki şimdi değil ama bir 50 yıl sonra ‘Evet bu değişim, bu yenilik bu camii ile başlamıştı’ denilecek, örnek olarak tepelerde ki yerini alacak. Ve bizler de artık modernleşen mimarinin örneklerini ülkemizde görmek, yeniliklere her zaman açık olmak, eleştirilerimizi bile daha pozitif yönde yapmak adına kendimizi geliştiririz.
      Yazımı Emre Arolat’ın sancaklar cami için kaleme aldığı şiirle bitiriyorum.
Herhangi bir yerdir burası, secde edilen.
Temizdir.
Tevazu şiarıyla imal edildi.
Ne övünür şekliyle, ne kabarır eşkaliyle.
Yaratanla insan arasına girmez görkemiyle
Kaçınır.
Biçimlerin ardına gizlenen özü arar daha ziyade.
Hafifçe ilişir yeryüzüne.          
Adeta hemhal olur hem tepeyle hem vadiyle, doğadan ödünç aldığı cildiyle.
Sanki hep oradaymışçasına.
İçi de sadedir dışı gibi, takıp takıştırmaz, bağırıp çağırmaz.
Dedim ya alçak gönüllüdür.
Kıble duvarını yıkayan ışıktır yegane tezyinatı.

İlk taslakları gördüğünde, ’burada bir an önce namaz kılmak istiyorum’ demişti
Allah’ın akıl bir kulu
Pek mutlu etmişti bu emel, bu içten söz beni.
Umarım ki ziyadesiyle mutlu olurlar burada huşu içinde ibadet edenler de


Türk Baroku